Titan: Titanik’i ziyaret ederken iletişimi kesilen denizaltı hakkında neler biliniyor?

Kaynak, PA Media
Titanik’i ziyaret ederken iletişimi kesilen Titan denizaltısından Pazar gününden beri haber alınamıyor. Arama-kurtarma çalışmaları sürerken bu denizaltı ve çıktığı yolculuk hakkında bilinenleri derledik.
Titan’ın özellikleri neler?
Son derece küçük bir denizaltı olan Titan 670 cm. uzunluğunda, 280 cm. genişliğinde ve 250 cm yüksekliğinde.
Bu kadar küçük olması nedeniyle yolcuları yerde oturmak zorunda kalıyor.
Bu tip deniz araçları, denizaltıların aksine, sınırlı güçle hareket edebiliyor. Bir destek gemisinden denize bırakılıyor ve geri güverteye çekiliyor.
Titan bir oyun konsolu kumandasıyla kontrol ediliyor.
Aracın önünde, dışarıyı izleyebilmek için büyük bir pencere bulunuyor.
Titan’da yolcuları 96 saat hayatta tutabilecek miktarda hava, su ve gıda bulunuyor. Bu yüzden aracın Perşembe akşamına kadar su yüzüne çıkabilmesi hayati önem taşıyor.
Geçen yıl BBC için Titan üzerine bir belgesel hazırlayan Simon Platts, denizaltıya bağlanan ağırlıkların suda çözünebilir olduğunu, böylece teknik bir arıza nedeniyle ağırlıklardan kurtulamasa bile zaman için bunların suda çözünmesiyle denizaltının hafifleyip yüzeye çıkabileceğini söylüyor.
Titan’ın kapısı dışardan kapatılıyor. Bu yüzde yüzeye çıkmış olsalar bile kapağını açıp dışarı sinyal göndermeleri mümkün değil.
Araç su altında sonar teknolojisine benzer ses dalgalarıyla haberleşiyor.
Aracın ısıtmalı duvarları, son derece soğuk olan binlerce kilometre derinlikte yolcularına ısınma imkanı sağlıyor.
Titan’da bir tuvalet de bulunuyor. Tuvaleti kullanan yolcular bir perde çekiyor, denizaltı kaptanı da o sırada müzik açıyor.
Araç yaklaşık iki yıldır kullanımda.
Dünyada insanları böylesine derin denizlere indirebilen yalnızca birkaç araç bulunuyor.
Titan ne kadar güvenilir?
Titan aracının herhangi bir sertifikası bulunmuyor.
Denizaltılar genellikle ABD Denizcilik Bürosu (ABS) gibi kurumlarca sertifikalandırılıyor.
Fakat Titan’ın sahibi olan Oceangate, bu tür kurumların son gerece geleneksel yapılara sahip olduğunu, yeni bir denizaltı sınıfı tanımlayıp buna dair sertifikasyon yapılmasının yıllar aldığını, bu yüzden kendilerinin henüz bir sertifikaya sahip olmadığını belirtiyor.
Buna örnek olarak Space X, Blue Origin ve Virgin Atlantic gibi uzay alanında yenilikçi şirketleri gösteren Oceangate, bu şirketlerin öncelikle yeni buluşlar yaptığını, ardından yetiştirdikleri kişilerin bağımsız kuruluşlarda bunları sertifikalandırdığını söylüyor.
BBC’nin ABD’deki ortağı CBS geçen yıl bir muhabirini Titan’la Titanik’e indirmişti.
Muhabir David Pogue, şirketin Titan’a binecek yolculara bunun “hiçbir kurum tarafından onaylanmamış deneysel bir araç olduğunu, yolcuların sakatlanma, engellilik, duygusal travma veya ölümle karşı karşıya kalabileceğini” söylediğini aktarmıştı.
Pogue denizaltının içindeki bazı bileşenlerin baştan savma yapılmış gibi gözüktüğünü söylemişti.
Ocengate CEO’su Stockton Rush ise buna yanıt olarak aracın güvenliği konusunda NASA ve Boeing ile çalıştıklarını belirtmişti.
BBC’ye konuşan ve bu araçla daha önce üç kere su altına inmiş Mike Reiss da, yolcuların imzaladığı sözleşmenin yalnızca ilk sayfasında üç defa ölümden bahsedildiğini söylüyor.
Reiss, neredeyse her sefer yüzeyle iletişimin koptuğunu fakat bir süre sonra tekrar kurulduğunu aktarıyor.
Geçen yıl BBC’nin Titan hakkındaki belgeselini yöneten Simon Platts, “Bir şeylerin düzenli olarak yanlış gittiği izlenimini edinmiştim” diyor ve ekliyor:
“Fakat hiçbir şey bu kadar yanlış gidebilirmiş gibi gözükmüyordu.”
Titan’ın yolcuları kimler?
Titan’la bir yolculuğun 250 bin dolarlık maliyetinin olması, bunu yalnızca az sayıda kişinin yapabileceği bir aktiviteye dönüştürüyor.
Shahzada ve Suleman Dawood: Pakistan kökenli İngiliz Shahzada ve Suleman Dawood, gemide yer alan bir baba ve çocuğu. 58 yaşındaki milyarder iş adamı Shahzada keşiflere katılmayı severken oğlu Suleman da bir üniversitede okuyordu.
Kaynak, Dawood Ailesi
Suleman ve Shahzada Dawood
Fransız kaşif ve araştırmacı Paul-Henry Nargeolet: 1987’de Titanik’e ilk dalan kişi olan 73 yaşındaki “Bay Titanik” lakaplı Nargeolet, 1993’te de gemiden yüzeye ilk nesne çıkaran kişi unvanını almış, 800 farklı objeyi karaya çıkarmıştı.
Kaynak, Getty Images
Paul-Henry Nargeolet
Harper Collins dergisine geçen yıl bir söyleşi veren Nargeolet, “Aşağı küçük bir denizaltıyla iniyor ve 5-8 saat arası aşağıda kalıyoruz. Oradayken yukarı çıkmak istemiyorsunuz, pilleri olabildiğince tüketiyorsunuz – hatta bazen tüketebileceğinizden biraz daha fazla. Bu yüzden birkaç defa kızdılar bana. Çıkış da iniş kadar sürüyor böylece toplam dalış süresi 10-12 saat oluyor” demişti.
Kaşif Hamish Harding: Bir pilot alan Harding daha önce dünyanın etrafında bir tur atmıştı. Bu turda ona eşlik eden emekli NASA astronotu Terry Virts, “O gerçek bir kaşif. Uzaya çıkmak da deniz altına inmek de ilgi alanında” demişti. Harding’in üç de Guiness Dünya Rekoru bulunuyor.
Kaynak, Reuters
Hamish Harding
Ocengate CEO’su Stockton Rush: Şirketin yöneticisi olan Rush, denizaltının teknolojilerine en hakim kişi. Bu yolculukta denizaltına o kaptanlık yapıyor.
Kaynak, Reuters
Stockton Rush
Kurtarma çalışmaları nasıl yürütülüyor?
Kurtarma operasyonu ABD Sahil Güvenliği’nin liderliğinde, Kanada Sahil Güvenliği’nin katkılarıyla yürütülüyor.
Bahama bandıralı The Deep Energy adlı, 3 bin metreye kadar su altına kablo döşemek için kullanılan bir gemi, kurtarma çalışmalarına yardım ediyor.
Bu geminin, 3 bin metre derinliğe kadar inebilen iki insansız aracı bulunuyor. Bu araçlar Deep Energy’ye birer kabloyla bağlı.
Titanik’in kalıntıları deniz yüzeyinden 3 bin 800 metre aşağıda olduğu için Titan yüzeye oturmuşsa bu iki insansız araçla görülemez. Fakat 3 bin metre ve yukarısında bir noktada bulunuyorsa bu araçlar Titan’ı tespit etmeye yardımcı olabilir.
Bu geminin yanı sıra bölgede en az bir kurtarma gemisi daha bulunuyor.
Fransa’nın göndereceği ve derin denizlere inebilen bir aracı bulunan Atalante adlı bir geminin ise Çarşamba gecesi bölgeye varması hedefleniyor.
Gemilerin yanı sıra ABD ve Kanada’nın sonar yeteneğine sahip, denizaltını inceleyebilen uçakları da kullanılıyor.
Bu sonarların bir kısmı deniz altından gelebilecek motor sesleri gibi sinyalleri dinlerken bazıları da deniz altına sinyal gönderip gelen yansımalarla aracın yerini tespit etmeye çalışıyor.
Araç deniz yatağına oturmuşsa, yolcuların duvarlara vurarak veya benzer gürültüler çıkararak yerlerinin tespit edilmesini kolaylaştırmaları mümkün.
Denizaltına ne olmuş olabilir?
BBC bu soruya yanıt bulmak için uzmanlarla konuştu.
University College London’dan deniz mühendisi Prof. Alistair Greig, Titan’ın bir acil durum nedeniyle ağırlık atarak yüzeye ulaşmış olabileceğini söyledi.
Bu durumda aracı deniz yüzeyinde bulmak gerekecek.
Bir diğer senaryo ise denizaltının gövdesinin su sızdırması.
Bu durumda içerdekilerin kurtulma ihtimali çok daha düşük.
Prof. Greig aracın herhangi bir sorun nedeniyle deniz tabanına oturmuş olabileceğini söylüyor.
Bu durumda ise seçenekler son derece kısıtlı:
“Deniz yüzeyinden 200 metre veya daha fazla aşağıya iniyorsanız, o derinlikten sonra kurtarma yapabilecek çok az sayıda gemi bulunuyor.
“Donanma denizaltılarını kurtarmak için tasarlanan araçların hiçbiri Titanik’in bulunduğu kadar derin bir noktada işlemeye uygun değil.”
Titan’ı bulmak neden zor?
Kaynak, Dirty Dozen Productions
Aracın son yolculuğuna başlamadan hemen önce çekilen son fotoğrafı
ABD Sahil Güvenliği’nden Tuğamiral John Mauger, kurtarma operasyonunun uzak bir noktada yürütüldüğünü ve bunun çalışmaları zorlaştırdığını söylüyor.
BBC’ye konuşan eski denizaltı subayı Frank Owen, “Denizde bir denizaltını bulmak, bir mayın tarlasında mayın bulmak kadar zor” diyor.
Okyanusta güneş ışığı yalnızca bir kilometre derinliğe kadar inebiliyor. O seviyeden daha aşağıda, gözünüzün hemen önündeki bir nesneyi bile görmek imkansız.
Yapay ışık kaynakları da yalnızca kısa bir alanda etki gösteriyor.
Normal yolculuklarda iletişim kesilmemiş olduğu için yüzeye çıkan bu denizaltı, ana gemisiyle haberleşiyor ve iki deniz aracı birbirine doğru ilerliyordu.
Prof. Alistair Greig, “Denizaltında iletişim kurmak zor. Bir kere iletişimi kaybettiniz mi tekrar kurması son derece zor” diyor ve ekliyor:
“Titan muhtemelen ya deniz yatağındadır ya da yüzeye çıkmıştır. Arada bir yerde olması çok düşük ihtimal.”
Keele Üniversitesi’nden Dr. Jamie Pringle ise araçla dalışın başlarında iletişimin kesildiğini, bu yüzden dibe çökene kadar rastgele bir yöne doğru savrulmuş olabileceğine dikkat çekiyor.
Geçen yıl BBC’nin Titan hakkındaki belgeselini yöneten Simon Platts, denizaltının yüzeye çıktığında sadece tepesinin gözüktüğünü, bu nedenle onu denizde bulmanın son derece zor olduğunu söylüyor:
“Öyle ki, gemideyken dibimize kadar gelmesine rağmen fark etmemiştim. Ancak biri parmağıyla gösterince görebildim.”
Fakat Frank Owen, denizaltında radar yansıtıcıları olduğunu ve yüzeye çıkmışlarsa arama uçaklarının onları bulabileceğini belirtiyor.
Titan deniz tabanına oturmuşsa, o derinlikten nasıl çıkarılabileceğini bulmanın da ayrı zorlukları olacak.